Merkez Bankası faizde sıkı duruşunu devam ettirecek
Erdal Sağlam
Uygulanan sıkı para politikası parasal dengelerde olumlu sonuçlarını gösterirken uluslararası rating kuruluşlarının not artırımları da birbiri ardına gelmeye devam ediyor. Moody’s geçtiğimiz hafta sonu 2 puan not artırımı yaparken, şimdi gözler bu hafta yapılacak Merkez Bankası faiz toplantısına çevrildi.
Merkez Bankası yönetiminin aldığı kararlar ve geçen hafta uluslararası kamuoyuna verdiği mesajlar, para politikasındaki sıkı duruşun devam ettirileceğini açık olarak gösterdi. O nedenle önümüzdeki hafta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında faizlerin yüzde 50’de sabit tutulmasına, neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Faiz indirimi birkaç ay daha beklenmezken, kararın açıklama metninde sıkı duruşun süreceğine ilişkin mesajların da korunacağını tahmin ediyoruz.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçen hafta sonu Türkiye’nin kredi notunun “B 3″den “B1″e yükseltildiğini açıklarken. kredi notu görünümünü de “pozitif” olarak korudu. Bu durum önümüzdeki dönem yeni artırımlar yapılabileceğini gösteriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de sosyal medya hesabından kredi not artışıyla ilgili yaptığı paylaşımda; uygulanan program sayesinde ülke kredi notunu 11 yıl sonra yükselten Moody’s görünümünün pozitif kalmasına dikkat çekti. Ekonomideki dengelenme, azalan dış finansman ihtiyacı, artan uluslararası rezervler ve dezenflasyon sürecinin not artışında etkili olduğunu kaydeden Şimşek, programa duyulan güvenin potansiyel not artışlarını beraberinde getireceğini ifade etti. Zaten Moody’s açıklamasında da sıkı politika duruşunun Türkiye’nin yüksek dış kırılganlığını önemli ölçüde azalttığına işaret edilerek, pozitif görünümün yukarı yönlü risk dengesini yansıttığı kaydedildi.
Moody’s açıklamasında kredi notunun B1’e yükseltilmesinin temel itici gücünün yönetimdeki gelişmeler, özellikle ortodoks para politikasına kararlı ve giderek daha iyi oturan geri dönüş olduğunun altı çizildi. Merkez Bankası’nın para politikasının kredibilitesini hızla artırdığı, bunun TL’ye olan güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olduğu belirtilirken, bu durumun enflasyonist baskıların gelecek aylarda ve 2025’e doğru önemli ölçüde hafifleyeceğine dair kendilerine daha fazla güven verdiği belirtildi.
“Merkez Bankası şahin tutumunu sürdürüyor”
Bu arada Merkez Bankası yönetimi, hem kamuoyuna verdiği mesajlarla hem de aldığı kararlarla enflasyonla mücadelede şahin tutumunu göstermeye devam ediyor. Başkan Fatih Karahan geçen hafta uluslararası medyaya verdiği mesajlarda, Haziran ayı enflasyon oranının düşük çıkmasına rağmen, sadece bir aylık verilere göre hareket edemeyeceklerini söyledi. Rezervlerde yaşanan önemli artışları hala yetersiz olarak nitelendiren Başkan Karahan, bir yandan da beklentilerin sadece bu yılki enflasyon hedefine değil, önümüzdeki yıla ilişkin enflasyon hedefine de yakınsaması gerektiğini belirtti. Karahan, faiz indirim kararını ancak bu görüldükten sonra verebileceklerini ifade etti.
Merkez Bankası yönetiminin bu şahin tavrı, önümüzdeki hafta yapılacak faiz toplantısında indirim yapma ihtimalini de iyice azaltmış görünüyor. En azından Ekim’e kadar bir faiz indirim kararı verilmesi beklenmiyor. Büyük ihtimalle o döneme gelindiğinde piyasaların enflasyon beklentilerine bakılarak indirimin zamanlamasına karar verilecek.
Bu arada önümüzdeki hafta TBMM’de vergi paketinin görüşülmesine devam edilecek. Uzun zamandır hazırlıkları yapılan vergi paketi Bakan Mehmet Şimşek’in planladığı kadar kapsamlı olamadı. AKP ve hükümetten gelen baskılar üzerine bazı önemli maddelerin paketten çıkarıldığına şahit olduk. Bu kapsamda asgari işçi emekli maaşlarının da 10 bin TL’den 12 bin 500 TL’ye çıkarılmasına ilişkin madde vergi paketi kapsamına dahil edildi. Vergi düzenlemelerinin yer aldığı yasanın çıkmasıyla birlikte, kök maaşı düşük kalan emeklilerin de Temmuz ara zammından yararlanması mümkün olabilecek.
Vergi paketinin, enflasyon beklentilerinin düzelmesinde, dolayısıyla buna bağlı ileride verilecek faiz kararlarında etkili olması planlanıyor. Çünkü Bakan Şimşek, bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl yüzde 5, 2025 için yüzde 3’e düşürülmesini amaçlıyor. Parasal tedbirlerin yanında, özellikle bütçe açığını azaltacak bu tedbirlerin önümüzdeki döneme ilişkin enflasyon beklentilerinin oluşmasında etkili olması bekleniyor.
Önümüzdeki hafta sonunda TBMM’nin, artık çalışmalarını tamamlayarak tatile girmesi bekleniyor. Ancak ekonomi yönetiminin kısa bir tatilden sonra yeniden çalışmaya başlaması gerekecek. Çünkü orta vadeli program hedeflerinin Eylül’de tamamlanıp, bu kapsamda yeni bütçe tasarısının hazırlanması gerekecek.
Özetle; parasal sıkılık devam ediyor ama enflasyonun tek haneli hedefe uluşması için yapılacak daha çok fazla iş var. Bu nedenle yeni tedbirlerin alınması ve sıkı duruşun uzun süre daha devam ettirilmesi gerekeceği ortada. Bu noktada da vergi paketinde karşı karşıya kaldığımız, yürütülen programa karşı siyasi direncin önümüzdeki dönem nasıl bir şekil alacağı önemli olacak.