Yeni başkanla ilk faiz kararını açıklayan TCMB faizi sabit bırakırken, “TL’nin değerlenmesi için kararlı duruş” vurgusu dikkat çekti. Uzmanlara göre bu mesaj yabancı sermayenin Türkiye’den uzaklaşmasına neden olabilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yeni başkan Fatih Karahanyönetiminde ilk faiz kararını açıkladı. Buna göre, TCMB 8 ay sonra ilk kez politika faizini yüzde 45 seviyesinde sabit bıraktı. Karar sonrası yapılan açıklamada ise, “Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk Lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir” cümlesi dikkat çekti.
DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, önümüzdeki aylarda Türk Lirası’nda (TL) değerlenme değil; tam aksine değer kaybı devam edecek. Türk Lirası’nın kısa vadede değerlenmesi halinde ise yabancı sermayenin Türkiye’ye olan ilgisi daha da azalabilir.
Sinan Alçın: Yabancı sermaye için olumsuz mesaj
DW Türkçe’ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, TCMB’nin verdiği “TL’deki değerlenme için kararlı duruş” mesajı Türkiye’ye karşı zaten mesafeli olan uluslararası sermaye için olumsuz bir haber.
Türkiye piyasalarına sıcak para girişi yapmak isteyen yabancı sermayenin TL’nin dolar karşısındaki reel değerine ulaşmasını beklediğini ifade eden Prof. Alçın, “Yani şu noktada yabancı sermaye TL’de değerlenme değil, dolar kurunun 40 TL seviyelerine çıkmasını bekliyor. Dolayısıyla Merkez Bankasının enflasyonu düşürmek için öngördüğü değerli TL duruşu, yabancı sermayeyi Türkiye’den daha da uzaklaştırabilir” diye konuşuyor.
“Türk Lirası’nda değer kaybı sürecek”
Öte yandan son birkaç günde yükselişini hızlandıran döviz kurlarında art arda yeni rekor seviyeler görüldü. Dolar kuru 31 TL’yi geçerken, Euro kuru 33,8 seviyelerini gördü. Kurlardaki artışın önümüzdeki günlerde de devam etmesi bekleniyor.
Mevcut para politikasının TL’nin değerlenmesini henüz sağlayamadığına işaret eden Sinan Alçın, hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılar için TL’nin hâlâ “cazip” hale gelmediğini belirtiyor.
“Bankaların Türk Lirası mevduat faizleri hâlâ Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı enflasyonun 20 puan gerisinde seyrediyor” diyen Prof. Alçın, bu nedenle TL’ye talebin zayıf kaldığını kaydediyor. Bununla birlikte son birkaç haftada vatandaşların dövize olan talebinin artmaya başladığını ve bu durumun dolar ve euro kurunu da yeni rekor seviyelere taşıdığını dile getiren Alçın, şu görüşleri dile getiriyor:
“28 Mayıs seçiminden bu yana 20 TL’den 31 TL’ye gelen bir dolar kuru var. Yerel seçim sonrasında da TL’de değerlenme değil; dolar kurunda gerçek değeri olan 40 TL seviyelerine bir tırmanış göreceğiz. Dolayısıyla Merkez Bankasının değerli TL vurgusu, tıpkı yüzde 5’lik enflasyon hedefi gibi kırk yamalı bohçanın farklı bir parçası durumunda. Ekonominin gündelik gerçekliği ile ilintisi zayıf bir söylem.”
Faizde indirim mi, artırım mı?
Merkez Bankası, 28 Mayıs seçimlerinin ardından ekonominin başına Mehmet Şimşek’in getirilmesinden sonra, Haziran ayından bu yana 36,5 puanlık faiz artırımı gerçekleştirdi ve politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 45’e çıkardı. Ancak aynı dönemde TÜİK verilerine göre enflasyonun da yüzde 38’den yüzde 65’e çıkması, mevcut faizin yetersiz olduğuna dair eleştirilerin artmasına neden oluyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Para Politikası Değerlendirme Notu – VI” raporunda enflasyondaki artışa dikkat çekilerek, politika faizinin daha da artırılması gerektiği vurgulandı.
TEPAV raporunda, Mayıs ayında enflasyonun zirveye çıkmasının beklendiği belirtilerek, Merkez Bankasının politika faizini yüzde 47,5’e yükseltmesi ve bunun yanı sıra yeni sıkılaştırma hamleleri yapması gerektiği dile getirildi.
Erhan Arslanoğlu: Seçim sonrası bir faiz artırımı daha olmalı
Peki, 31 Mart seçimleri sonrasında Merkez Bankasının faiz politikasında bir değişim yaşanabilir mi?
Piyasalardaki genel beklenti yerel seçim sonrasında enflasyonun yükselmesiyle, politika faizindeki artışın da devam etmesiydi. Ancak son dönemde yerel seçim sonrasında hükümetin yeniden hızla faiz indirimi politikasına geçebileceğine dair soru işaretleri artıyor. Mehmet Şimşek ve ekibinin yerel seçim sonrasında görevden alınabileceğine dair endişeler de hâlâ tam olarak giderilebilmiş değil.
Bu endişelere Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten yanıt geldi. Faiz kararı sonrasında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda uluslararası piyasalarda sermaye benzeri kaynaklara artık daha rahat erişebildiğini belirten Şimşek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteğiyle uyguladığımız politikalar, seçim sonrasında da hedeflerimiz doğrultusunda devam edecek. Bu çerçevede; dolaşıma kasıtlı olarak sunulan spekülasyonlara itibar etmeyiniz” açıklaması yaptı.
DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu’na göre, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında politika faizinin yüzde 50’ye yaklaşacak şekilde son bir kez artırılması gerekiyor.
Merkez Bankası’nın faiz politikasındaki sıkı duruşunu sürdürebilmesi halinde enflasyonla mücadelede önemli bir kazanım elde edilebileceğini ifade eden Aslanoğlu, Türk Lirası’nın değer kazanması için ise Merkez Bankasının çok dikkatli hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Aslanoğlu, şunları söylüyor:
“Tahminim ekonomi yönetimi büyüme ve ihracatı gözden çıkaramayacağı için TL’deki değerlenme süreci zamana yayılacaktır. Faizde ise seçim sonrası bir artış yapılması doğru olur. Yüzde 45’ten yüzde 48-49’a bir artırım yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ancak faiz artırımı yapılıp yapılmayacağı konusunda hem dış koşullar hem de siyaset belirleyici olabilir.”
Son 5 yıldaki beşinci başkan
28 Mayıs seçimleri sonrasında büyük umutlarla ABD’den çağrılarak TCMB Başkanlığı’na getirilen Hafize Gaye Erkan, kendisi ve ailesi hakkında çıkan iddialar sonrasında Şubat ayı başında görevinden ayrılmıştı. Yerine ise başkan yardımcılarından Fatih Karahan atanmıştı. Böylelikle Fatih Karahan, son beş yılda TCMB’nin başına atanan beşinci başkan oldu.
Merkez Bankasının reel ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 68 katılımcıyla gerçekleştirdiği Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, cari yıl sonu TÜFE artışı beklentisi de yüzde 42,04’ten yüzde 42,96’ya yükseldi.
Yıl sonu dolar kuru beklentisi 40,0212 olurken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi 40,6370’ten 41,1543’e yükseldi. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi ise yüzde 36,62 düzeyinde oluştu.
Hayri Kozanoğlu: Faiz indirimi baskısı olabilir
DW Türkçe’ye konuşan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, şu anda mevcut faiz politikası firmalar açısından kredi sıkıntısı yaratıyor.
Diğer taraftan uzun süredir alarm veren tekstil gibi emek yoğun ve ihracatçı sektörlerde giderek daha fazla sorun yaşanmaya başladığına işaret eden Prof. Kozanoğlu, şöyle konuşuyor:
“Ekonomi yönetiminin yerel seçim sonrasında üretimi canlandırmaya dönük faiz indirimlerini devreye alabileceği öngörüsü yapabiliriz. Özel sektörden bu yönde talepler gelebilir. Ben yıl sonuna doğru böyle bir süreç yaşanacağını düşünüyorum. Özellikle seçimden sonra kredi kartı kullanımına ilişkin kısıtlamalar olursa, bu vatandaş tarafından da ciddi tepki ile karşılanır. Bu nedenle yıl sonuna doğru Cumhurbaşkanlığı ile Hazine ve Merkez Bankası arasında bir gerginlik yaşanacağını düşünüyorum.”